top of page

MUSTAFA CERİT / KOVİT 19 VE KRİZ SONRASI NEYLE KARŞILACAĞIZ

Güncelleme tarihi: 2 May 2020



12 EYLÜL SONRASI İŞÇİ HAREKETİ


12 Eylülden sonra toplum örgütsüzleştirildi. Yüz binlerce işçi sendikasız kaldı. Siyasi Partiler kapatıldı. Milyonlarca üyesi bulunan sendikalar, küçüldükçe küçüldü. Sendikalar, toplu sözleşme yasaları işçiler aleyhine değiştirildi.

Sendikacılar memnundu. Maaşlarının üst limiti yoktu. İşçilerin denetiminden uzaklardı. 1989 bahar eylemleri gelirken farkında bile değillerdi. Bu nedenle de Bahar eylemlerine hazır değillerdi. Öncülük yapamadılar. İşçi hareketi fırtına gibi esti, her yere yayıldı. Zonguldak maden işçilerinin büyük yürüyüşü ile doruğa çıktı. Bir eyleme sendikacı öncülük yapamıyorsa, eylem kendi öncüsünü yaratır. Öyle de oldu. Sendika yöneticilerinin yarıdan fazlası, bahar eylemlerinden sonra koltuğunu kaybetti.

Eyleme öncülük yapmamak iki nedene dayanıyor.

1. Gelmekte olan sıkıntıyı görememek, tehlikeye göre gard alamamak. Özünde yeteneksizlik, bilgisizlik.

2. Rahatını bozmak istememek. Yüksek maaşını korumak istemek. Koltuğu bir şekilde korurum diye düşünmek. Militan sendikacı olamamak.


MİLİTAN SENDİKACILIĞI ÖNLEYEN OLGULAR NELERDİR

1. Sendikacı maaşlarının üst sınırının olmaması. İstenildiği kadar yükseltilmesi.

2. İşçilerin kıdem tazminatının üst limiti varken, sendika yöneticilerininö sendikadan ayrılıncai seçim kaybedince ya da emekli olunca alacakları hizmet tazminatının üst sınırının olmaması.

3. Usulsüzlük yapılarak haksız gelir etme olanağının bulunması. (Öyle ki bazı sendikacıların yolsuzlukları ayyuka çıkmış, işverenler tarafından yolsuzlukları bilindiğinden işverenler tarafından teslim alınmış sendikacılar var . Toplu sözleşmelerde direnemiyorlar)


BU GÜNKÜ DURUM

Sendikacılarımızın çoğunun durumu bu haldeyken, gelen krize hazırlıklı değiller. Uzun zamandır yaşanan krizi bile görmüyorlar, ya da görmemezliğe geliyorlar. Bir kısmı emperyalizmin kucağına oturmuş, emperyalizmin tarafından fonlanmış, sendikaları işçi örgütü değil, emperyalizmin maşası olarak kullanan bölücü, halk ve millet düşmanı kişilerden oluşuyor.

Bu krizin daha önceki krizlerden farkı da bilinmiyor.

Önceki krizlerden sadece işçiler ve yoksullar zarar görüyordu. Bu nedenle işverene karşı mücadele ile bir şekilde atlatılabilen krizlerdi.

Şimdiki krizden sadece işçiler, memurlar, esnaflar değil, milli burjuvazi, milli sermayede dahil olmak üzere geniş bir kesim zarar görüyor.


YARIN NE İLE KARŞILACAĞIZ

Krizi, kovit 19 salgını şiddetlendirdi. Üretim önemli ölçüde düştü. Toz duman kalktığında birçok küçük ve orta sanayicinin, kobilerin iflas ettiğini göreceğiz. Bu durumda sadece işvereni hedef alan bir mücadele çözüm olmayacak. Mücadeleyi, Antiemeryalist bir mücadele ile birleştirmek gerekecek. Müdahale edilip, milli üretim programı uygulanmazsa, İşsizlik hızla artacak. Sendikaların üye sayıları hızla düşecek. Zaten çalışanların yaklaşık % 8 i sendikalı. O zaman sendikacının kaybedeceği koltuğu da kalmayacak. Ama bu öyle olmayacak tabi ki. Türkiye batmayacağına göre, işçi sınıfı da yok olmayacak ve öncülük yapamayan sendikacıyı silip süpürecek. Bahar eylemlerinde olduğu gibi.

Sendikacılara can alıcı şu soru sorulmalıdır. İflas eden iş yerlerinden işçi alacaklarını ( Birikmiş maaş, kıdem ve ihbar tazminatını) nasıl tahsil etmeyi düşünüyorsunuz? Bu konuda yakın geçmişimizde iki olumsuz örnek var. Uzel traktör ve Feniş alüminyum. Sendikalar buralarda bir çözüm üretemedi. Şimdi çok daha fazla iflasla karşılaşınca ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Üretimin devamı için iflas eden fabrikaları nasıl çalışır hale getirmek istersiniz. Hatta mevcut işsizliği ortadan kaldırmak için, yeni fabrikalar kurulması, atıl duranların devreye alınması için öneriniz var mıdır, varsa nedir?

Bu sorunları çözebilecek sendikacı ayakta kalabileceği gibi, 12 Eylül’ün kayıplarını da telafi eder ve sendikaları hızla büyütür.

Bu süreç sonucunda emperyalizmin kucağında oturan sendikalar ise yok olurlar.

Çünkü bu kovid 19 acı da olsa insanlığa önemli bir şey öğretti. Liberalizmin, emperyalizmin, ve dolar imparatorluğunun çöktüğünü, dayanışma, kardeşlik ve milli devletlerin ne kadar gerekli olduğunu. Emperyalizm ve liberalizmle beraber, onların işbirlikçilerinin de yok olacağını göreceğiz.


ÇÖZÜM

Bu krizden AKP’nin tek başına çıkma olasılığı yok. Emperyalizmden iktidar bekleyenlerin de iktidar olma olanağı yok. Zaten çözümleri de yok.

O zaman milli bir Türkiye ittifakına ihtiyaç var. Milli hükümet Vatan Partisinin Milli Üretim Devrim programını uygulayabilir. İflas eden fabrikalarda çalışan işçilerin alacakları karşılığı fabrikaya ortak yapılabilir. % 50 üstü kamulaştırabilir, az bir miktar da işveren bırakabilir. İşçiler, maaşlarını aldıkları gibi, kar payı da alabilir ve iş yerinin yönetiminde söz sahibi olabilir.

Türkiye de üretilen ürünün ithalatına izin verilmez. Özelleştirilen önemli fabrikalar kamulaştırılır. Kapanan, atıl duran fabrikalar devreye alınır.Tarıma ve hayvancılığa destek verilir, girdiler ucuzlatılır, kooperatifleşme teşvik edilir.

Comments


bottom of page